28 Mart 2016 Pazartesi








Çok ve fazla eskiydi her şey. O eve girdiğimde bunları beklemedim. Nefes aldıkları o yuvada yeniye dair hiç bir şey yoktu. Bir birine sırt olmuş iki kardeşten ibaretti her şeyleri. Birde güzel günlerinden kalan hatıra ve eşyaları.Yeni hiç bir şey sokmamışlardı eve. Sanki eskiden daha mutluydular. Sanki yeni bir şeyler büyülerini bozacakmış gibi. Unutulmuş bazı konular kesik kesik hatıralarıyla anlatmaya çalıştılar söylemek istediklerini. Her cümlelerinde küçük bir kafa sallamalarıyla.Belli güzel günlerden geldikleri noktadan pek memnun değillerdi. Kim ister yaşlanıp silinen hafızayla yalnız yanında kendine dair tek bir kişiyle yaşamayı.Üzülmek için fazla yaşlıydılar. Ortaya çıkan eski anıları gördükçe dolan gözlerle ve sadece dalıyordular öylece uzaklara.Benim için çok değerliydi o unutulmuş anıları,çünkü ben yeni hatıra istemiyorum,bu zamanı sevmedim sevemedim.Ben eskileri daha çok severim.Yaşlanmış elleri ve kırışmış yüzleri o kadar uzaktiki şimdilerin acımasızlığına.Çok şey almak isterdim onlardan. Ama çok geçmişti ve zaman onların anılarını taze tutamamıştı.Tek kullandığı kelimeyi ise kazıya bilirim tüm ömrüme. Yılların tecrübesiyle aktardı en kıymetli kelimesini bana, o kadar değerliydi ağzından çıkan bu cümle "emeği çok olan iş her zaman mükemmeldir"

18 Mart 2016 Cuma

Kamera arkasını kamera önünden daha çok severim..detayları kaçırmam..her anı değerlendiririm :)

11 Mart 2016 Cuma

Saat 7



Aslında çok erkendi. Belki bu gördüğüm ilk sabahdı. Ben sadece uykuyu severdim ondandır geç kalmışlığım herşeye.
Gözler görmemişti daha önce böyle bir şeyi,hayat meğer ne renkliymiş görmek isteyene
Aslında görmek istersen görürsündü her şeyi. İnsan istediğinde her renge bürüne bilmesi gibi, bir deniz nasıl renkler doğura biliyordu istediğinde.
Bu erken saatlerde hiç açık değildi gözlerim.Ben hiç saat 7 de uyanmamıştım sadece.
Aslında istersem renkli baka bilirdim dünyaya.Aslında uyku benim düşmanımdı.Ben bu manzarayı görünce nefret etmiştim uykuya..